Dünya SİHA pazarının yüzde 65’ini kontrol eden SİHA süper gücü Türkiye, bu platformların vurucu gücü olan füze ve bombalar konusunda erişilmesi zor bir seviyeye ulaştı. ROKETSAN Genel Müdürü Murat İkinci, mühimmat çeşitliliği bakımından Türkiye’nin dünyada ilk sırada olduğuna dikkat çekiyor.
Silahlı insansız hava araçlarında ‘süper güç’ konumunu sürdüren Türkiye, bu araçların vurucu silahı olan füzeler konusunda eşsiz bir kabiliyete ulaştı. Havadan yere ve havadan havaya mühimmat çeşitliliği Türk SİHA ailesine farklı operasyonlar için farklı çözümleri devreye alma imkânı sunuyor.
Füze üretiminde Türkiye’nin en yetkin aktörü durumundaki ROKETSAN Genel MüdürüMurat İkinci, bu kabiliyete dikkat çekerek Türkiye’nin dünyada lider pozisyona ulaştığını kaydediyor.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nda düzenlenen ‘Köklerden Ufuklara Türk Savunma Sanayiinin Yükseliş Hikâyesi’ isimli panelde konuşan İkinci, Çelik Kubbe’nin en önemli unsuru olan füzelerin neredeyse tamamının ROKETSAN tarafından üretildiğine işaret etti.
TAYFUN da dahil olmak üzere birçok balistik füze çözümlerini de hazır hale getirdiklerini kaydeden İkinci, Türkiye’nin SİHA‘dan atılan akıllı mühimmatlar konusunda bir numara olduğunu vurguladı. İkinci şöyle konuştu:
“Bir numarada kalmak için daha da fazla yatırım yapıyoruz. SİHA’larımız, lazer güdümlü akıllı mühimmatlardan süpersonik ve seyir füzelerine kadar birçok füze ailesini içeren, hareket eden araçlardan sığınakları tahrip etmeye kadar çok ağır taarruz etkilerine sahip füzeleri ateşleyebilen bir silah ve mühimmat çeşitliliğine sahip. Bu çeşitlilikte bir ürün sunabilen dünyada başka bir örnek yok.
Aynı zamanda tanksavar ailesine baktığımız zaman… Silahlı kuvvetlerimiz şu anda bizim kendi tanksavarlarımızla hem terör operasyonlarında hem de cephede başarıyla organize olup savaş kazanacak noktaya ulaştı. Bunun aslında iki unsuru var. Biri teknoloji, diğeri bunların sahada kullanım başarısı.”
ORTAK PROGRAMLAR GELİŞTİRİP ONLARI GEÇECEĞİZ
İkinci, Türkiye’nin, hem Türk Silahlı Kuvvetleri hem de endüstrisiyle kendi geliştirdiği silahlarıyla zafer kazanan ve birçok farklı silah sisteminde üstünlük sağlayan bir noktaya ulaştığını ifade etti.
Türkiye’nin, sadece silah satma odaklı bir savunma sanayii endüstrisine sahip olmadığının altını çizen İkinci, şunları kaydetti:
“Türkiye, bu kabiliyetini dost ve müttefik ülkelere açıyor. Bu hem ortak üretim, hem ortak program geliştirme. Bu, bizimle beraber ortak hareket eden ülkelere, bu silah sistemini kullanma avantajları sunuyor. Ülke, sadece bir silah sistemi almıyor, silahlı kuvvetlerine bir kabiliyet, yeni bir yetenek eklemiş oluyor.
Türkiye’nin de bundan sonraki stratejisi, sadece savunma sanayiinde ürün ihraç eden, ürün satan bir ülkeden ziyade kabiliyet ihraç eden, beraber ortak hareket edebileceği ülkelerle ortak programlar geliştiren ülke olmak… ROKETSAN da bu stratejinin en önemli paydaşlarından biri.
Türk savunma sanayii gelecek teknolojilere, hipersonik teknolojilere, uzay teknolojilerine, deniz altı füze sistemlerine, gelişmiş malzemelere, radar sistemlerine kadar birçok alanda ciddi AR-GE çalışması ve yatırım yapmaya devam ediyor.
Şu andaki genç mühendislik gücümüzle beraber, dünyada bizden çok daha önce savunma sanayiine yatırım yapmış ülkelerin geldiği noktayı çok hızlı geçeceğimizi düşünüyorum.”
